ABD Merkez Bankası (Fed) için hazırlanan revize taslak, Wall Street’in büyük bankalarını doğrudan etkileyebilecek nitelikte bir güncelleme sunuyor. Bloomberg’in özel takibine göre, Biden döneminin sıkı sermaye politikalarını hafifletecek biçimde tasarlanan bu taslak, bankaların sermaye düzeylerinde yalnızca yüzde 3 ila yüzde 7 aralığında bir artış öngörüyor. Neden bu değişiklik önemli? Bu yeni yaklaşım, geçmişte öngörülen 2023 için %19 ve geçen yıl için %9 artış beklentilerinin çok gerisinde kalıyor. Spesifik bir projeksiyon içermese de, “gevşetilmiş” görünen bu çerçeve bankacılık sektöründe geniş kabul görmeye aday.
Hedef ve öncelikler olarak Tanımlanan amaç ise, Fed’in finansal istikrarı korurken kredi maliyetleri üzerindeki baskıyı hafifletmesi yönünde. Bu denge, bankaların risk taşıma kapasitelerini ve tüketici kredileri üzerindeki etkilerini etkileyecek.
Planın mimarı olarak öne çıkan isim, Trump tarafından Fed Başkan Yardımcılığı görevine getirilen Michelle Bowman. Bowman, revize taslağın hazırlanmasında kilit bir rol oynuyor.
Wall Street kazancı tüketiciye yansır mı? Sorusu, şu anda ön aşamada olan taslak için de sıcak bir tartışma konusu olmayı sürdürüyor. İki ana görüş şu şekilde öne çıkıyor: Bankaların savunması: Gelen sermaye artışının kredi maliyetlerini yükselteceği ve ABD bankalarını global rakipleri karşısında dezavantajlı konuma getireceği endişesi; Finansal güvenlik cephesi: Artırılan sermayenin, finansal krizlere karşı dayanıklılığı artıracağı yönünde görüşler.
Güncel durum olarak yetkililer nihai bir anlaşmaya varmış görünmese de, Bowman’ın planın onay sürecindeki kilit kurumlar olan FDIC ve OCC başkanlarıyla temas halinde olduğu belirtiliyor. Gelecek takvim kapsamında, ABD Merkez Bankası bu devrim niteliğindeki tasla için 2026 yılının ilk çeyreğinde resmi bir açıklama yapmayı hedefliyor.