Hayır diyememe hali, çoğu zaman masum veya yararlı bir özelllik olarak algılansa da aslında zararlı sonuçlar doğurabilen bir alışkanlık hâline gelebilir. Sınırları belirleyememek ve sürekli olarak her şeye olumlu yanıt vermek, sürdürülebilir olmayan bir içsel döngüyü başlatır. Peki neden hayır demekte zorlanırız?
Birçok psikodinamik bakış açısı, erken yaşlardaki deneyimlerin bilinçdışı duyguları ve bu duyguların yetişkinlikteki davranışları nasıl şekillendirdiğini öne sürer. Onaylanma ve sevgi ihtiyacı, çocukluk döneminde bakım verenin ilgi ve sevgi beklentisinin karşılanmasıyla yakından ilişkilidir. Eğer çocuk bu sevgiyi şartlı bir karşılık üzerinden alacağını hissederse, “iyi çocuk” olma rolüne girer ve kendi ihtiyaçlarını geri planda bırakabilir. Bu durum büyüdüğünde hayır demede güçlük çekmenin temel nedenlerinden biri olabilir; çünkü içsel olarak hayır dediğinde sevilmeme korkusu taşıyabilir.
Suçluluk duygusu ise davranışlar üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Ebeveynler tarafından “bencil” olarak damgalanan bir çocuk, kendi sınırlarını çizmeyi öğrenemeyebilir ve bu kavramı içselleştirebilir. Bu süreç, ilerleyen yaşlarda hayır demeyi imkânsızlaştıran bir baskı oluşturabilir; sonuç olarak hayır demenin sık sık sıkıntı vereceği düşüncesi yerleşir (Freud, 1923).
Çatışmadan kaçınmak da hayır diyememenin bir parçası olarak karşımıza çıkabilir. Çocuklar, çatışmaların ortaya çıkmasını önlemenin mümkün olduğuna dair bir inanç geliştirebilir; bu yüzden karşı tarafı memnun eden bir çözümün çatışmayı doğurmayacağını düşünebilirler (Winnicott, 1965).
Peki hayır diyemezsek ne olur? Zamanla hayır diyemeyen bireyler kendilerini kullanılmış, tükenmiş ve öfkeli hissetmeye başlayabilir. Bu duygular kişiden kişiye değişiklik gösterse de, çoğunlukla şu belirtiler kendini gösterir: kendi değersizliğinin farkına varma, içsel çatışmalar, öfke sorunları, sosyal ilişkilerde bozulmalar ve kaygı/ depresyon belirtileri.
Psikoterapinin önemi Psikodinamik yaklaşımla terapi, bu tür hayır diyememe sorunlarını bireyin özel yaşam çerçevesinde ele alır. Bilinçdışındaki duygular ile bilinçli farkındalık arasındaki köprü kurulur; böylece kişi sınırlarını netleştirir ve kendi iyi oluşunu gözeten tercihler geliştirebilir. Neticede hayır diyebilmek, kendi içsel “evet”lerini güçlendiren anahtar bir beceridir.
Kaynakça
- Freud, S. (1923). Ego ve İd. Londra: Hogarth Press.
- Horney, K. (1945). Our Inner Conflicts: A Constructive Theory of Neurosis. New York: W. W. Norton & Company.
- Winnicott, D. W. (1965). The Maturational Processes and the Facilitating Environment. New York: International Universities Press.